• Haberler
  • Siyaset
  • Kahta Belediyesi, hem Filistin'e hem de İBB'deki yolsuzluklara dikkat çekti

Kahta Belediyesi, hem Filistin'e hem de İBB'deki yolsuzluklara dikkat çekti

Adıyaman'ın Kahta Belediye meclisinin Nisan ayı toplantısında hem Filistin'deki zülme, hem İBB'deki yolsuzluklara hem de Özgür Özel'in batıdan demokrasi dilenmesine dikkat çekildi.

Adıyaman’ın Kahta Belediye meclisinin Nisan ayı toplantısında hem Filistin’deki zülme, hem İBB’deki yolsuzluklara hem de Özgür Özel’in batıdan demokrasi dilenmesine dikkat çekildi.

Kahta Belediyesi Meclis Toplantı Salonu’nda düzenlenen Nisan ayı meclis toplantısında, Kahta Belediye Başkanı Mehmet Can Hallaç bir bildiri okudu.

Meclis çalışmalarına başlamadan önce, yalnızca yerel meseleleri değil, milletin ve ümmetin vicdanında derin izler bırakan iki büyük mesele hakkında değerlendirmelerde bulunmak istediğini belirten Başkan Hallaç, Filistin’deki soykırıma tüm dünyanın sessiz kaldığını söyledi.

Başkan Hallaç, "Gazze’de aylardır süren vahşet, artık hiçbir bahaneyle izah edilemez bir soykırım halini almıştır. Siyonist İsrail, ABD’nin askeri ve siyasi desteğiyle kadınları, çocukları, yaşlıları katletmekte, bir halkı açlıkla, susuzlukla, sistematik bombardımanla yok etmeye çalışmaktadır. Açıkça ifade ediyoruz: Bu bir savaş değil, bu doğrudan insanlığa karşı bir suçtur! Ama ne yazık ki Batı dünyası, sözde medeniyet merkezleri, insan hakları savunucuları bu katliama gözlerini kapamış, kulaklarını tıkamıştır. İsrail, dünya kamuoyunun suskunluğunu fırsata çevirerek her geçen gün daha fazla can almaktadır. Ancak biz, bu toprakların evladı, bu milletin vicdanı olarak Kahta’dan sesleniyoruz: Gazze sahipsiz değildir! Filistin halkı yalnız değildir. Biz bu zulmü unutmayacağız, unutturmayacağız. Biz susmayacağız, sessiz kalanlara da hesap soracağız! Bugün Gazze’de yaşananlar karşısında tarafsız kalmak, zalimden yana saf tutmak demektir. Kahta halkı adına bu kürsüden bir kez daha ilan ediyorum: Siyonist İsrail’in Gazze’de işlediği bu soykırımı en güçlü şekilde lanetliyoruz! Bu vahşete destek veren her gücü, her suskun kurumu, her ikiyüzlü dili mahkûm ediyoruz! Ve buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Filistin özgür olana kadar, bu ses susmayacak! Gazze yalnız değildir! Filistin halkı sahipsiz değildir. Biz bu zulmün karşısında susmayacağız. Hakkı haykırmaya, mazlumun yanında dimdik durmaya devam edeceğiz. Allah mazlumların yardımcısı, zalimlerin yıkıcısı olsun" dedi.

Başkan Hallaç, "Son günlerde ortaya çıkan belgeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin nasıl bir yolsuzluk ağına dönüştüğünü tüm açıklığıyla ortaya koymuştur. Son günlerde kamuoyuna yansıyan belgeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ne denli büyük bir yolsuzluk ağına dönüştüğünü gözler önüne sermiştir. MASAK, vergi denetimi ve İçişleri Bakanlığı raporlarıyla ortaya konan bu sistematik yapı; kamu kaynaklarının paravan şirketler, naylon faturalar ve usulsüz ihaleler aracılığıyla bir çıkar ağına aktarıldığını ortaya koymuştur. Danışmanlıklar üzerinden yapılan ödemeler, milyonlarca liralık kaynakların belirli yapılara aktarılması, halkın sırtından kazanılan paraların kirli ilişkiler içinde eritilmesi kabul edilemez. Sadece bir şirket üzerinden 68 milyar TL’lik yolsuzluk yapıldığı tespit edilmiştir. Bu, tarihe geçecek bir skandaldır. Bu yapıdan asıl sorumlu olan, İstanbul’un başında olan kişidir: Ekrem İmamoğlu’dur. Bu milletin alın teriyle elde ettiği kaynaklar seçim kampanyalarına, medya operasyonlarına ve siyasal hesaplara harcanamaz. Milletin parasını çalanların, şeffaflık nutukları atması da, ‘hesap soracağız’ diyenlerin hesap vermekten kaçması da bu ülke insanının aklıyla alay etmektir. Yolsuzlukların üstünü örtmek, gündemi saptırmak için başvurulan yöntemler ise artık sabrımızı taşırmaktadır. CHP liderleri ve başta Özgür Özel olmak üzere bazı çevreler, gençleri sokaklara çağırmakta, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışmaktadır. Bu tür çağrılar, bir muhalefet yöntemi değil, demokrasiye ve toplumsal barışa yöneltilmiş açık bir tehdittir! Yine aynı zihniyetin, Türkiye’nin yerli ve millî markalarına karşı başlattığı boykot kampanyaları da çok tehlikeli bir başka oyunun parçasıdır. Bu, milletin emeğine, alın terine, girişimcisine, üretimine karşı yapılan açık bir sabotajdır. Bu noktada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın net duruşunu hatırlatmak isterim. Yerli ve milli markalara sahip çıkmak hepimizin görevidir. Siyasi hırs uğruna Türk ekonomisine ve girişimcisine zarar vermek, bu ülkeye ihanettir. Biz de buradan diyoruz ki bu millet, sokak değil sandık yoluyla karar verir. Bu millet, dış güçlerden değil kendi iradesinden medet umar. Ve bu millet, kendi değerlerine, kendi markalarına sahip çıkar. Özgür Özel’in İngiltere’den demokrasi dilenmesi, ‘Batı’dan umut beklemesi’ bir acizliktir, bir teslimiyet psikolojisidir. Bu mandacı zihniyetin milletimizin ruhuyla, bağımsızlık onuruyla uzaktan yakından ilgisi yoktur" diye konuştu.

Bakmadan Geçme