Gölbaşın'da STK'lar tek ses oldu: Bu zulme karşı susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz
Suriye'de Alevi vatandaşlara yönelik yapılan saldırılar nedeniyle Gölbaşı ilçesinde bir araya gelen sivil toplum kuruluşları adına açıklamada bulunan Mahir Çoksusamış, Uluslararası kamuoyunu, insan hakları örgütlerini, vicdan sahibi herkesi Suriye'deki Alevi soykırımına karsı harekete geçmeye çağırıyoruz. Dedi.
Yaşanan zulme bir an evvel dur denilmesi gerektiğini dile getiren Mahir Çoksusamış, sivil toplum kuruluşları adına toplu olarak yaptığı ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi.
“Suriye’de Alevilere yönelik katliam devam ediyor ve 8 Aralık 2024'te gerçeklesen yönetim değişikliğinden sonra, Alevilere yönelik sistematik ve bilinçli bir katliam sürüyor!. 8 Aralık’tan bu yana, idlib, Humus, Hama ve Lazkiye kırsalında Alevi köyleri kuşatma altında, halk .ölüm tehdidiyle yüz yüze. Camilerden yapılan anonslarla özelikle Alevi halkı hedef gösterilirken, saldırılar doruk noktasına ulaşmış durumdadır. Kaçırılan kadınlar tecavüz tehdidiyle sindirilmekte, gençler işkence edilerek kaybedilmekte, köyler yakılıp yıkılmakta faili meçhul cinayetler sıradanlık kazanmıştır. Bu bir soykırımdır. Bu zulmün failleri bellidir. Buradan yüksek sesle haykırıyoruz. Geçici hükümet, Onun lideri Colani ve Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) başta olmak üzere El Kaide bağlantılı cihatçı çeteler, yıllardır Alevilere, Hristiyanlara ve farklı inanç gruplarına yönelik katliamlar düzenlemektedir. Suriye'de kurulan geçici hükümet, onun sözde lideri Colani ve bu çeteler, Batılı Emperyalist güçlerin desteğiyle büyütülmüş, silahlandırılmış ve eğitilmiştir. Bugün Suriye'de Alevi köylerinde, sadece bu çetelerin eli kanlı militanları değil, onları besleyen, lojistik sağlayan, siyasi zemin hazırlayan tüm devletler de sorumludur. Soruyoruz buradan; Türkiye, bu katliamların neresinde. Basının Colani'yi "istikrar figürü" olarak sunması, gerçeği çarpıtmaktan başka bir şey değildir. Başından beri Türkiye ve emperyalist güçlerin bölgedeki işbirlikçilerinin desteklediği HTŞ iktidarı ve işbirlikçi AKP desteğiyle, bu katliamların faillerine göz yummaktadır. HTŞ ve benzeri örgütler, yıllarca Türkiye sınırlarından serbestçe geçiş yapmıştır. Suriye*deki "güvenli bölge" politikaları, "Esad artıklar" söylemleri asIında Alevileri ve diğer azınlıkları hedef alan bir etnik temizlik planıdır. Bölgedeki askeri ve istihbarı unsurlar, bu çetelerin hareketlerini desteklemekte, Suriye'nin parçalanmasını derinleştirmektedir. Medya ve uluslararası kurumlar, Bu katliamları görmezden geliyor, emperyalist propaganda makinesiyle gerçeği çarpıtıyorlar. Alevi halkının yaşadığı zulümden bahsedenler ya susturuluyor ya da kara propagandayla itibarsızlaştırılıyor. Kimse bu gerçeği Körfez ülkeleri ve Batılı devletler Petrol ve doğal gaz hesapları uğruna radikal çetelere finansman sağladılar, onları "özgürlük savaşçısı" olarak sundular. Bugün bile, bu katil sürülerini "ilimli muhalif" gibi göstermeye devam ediyorlar. Colani yönetimi ve onları destekleyenler bu katliamların doğrudan sorumlusudur. Aleviler susmayacak. Buradan herkese çağrımız. Yaşanan bu zulmü herhangi bir nedenle onaylamayın. Şiddeti ve masum insanların ölümlerini görmezden gelmeyin. Katledilen insanların sesi olun. Colani'yi meşrulaştırmayın. Onu "barış elçisi" gibi göstermek zulmü aklamak ve onaylamaktır. Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır. Bizler, tarih boyunca zulme karsı direnen bir halkız. Bugün Suriye'de yaşananlar, bir "iç savaş" değil, Alevilere yönelik açık bir soykırım girişimidir. Kimse bu gerçeği çarpıtamaz. Buradan bir kez daha sesleniyoruz, Bu katliamların faillerini saklamayın, isimlerini açıkça dile getirin! Saldırıları gerçekleştiren çeteleri aklamayın meşrulaştırmayın! Bu kanlı planları yürüten hükümetler istihbarat servisleri ve medya organlar hesap vermelidir Uluslararası kamuoyunu, insan hakları örgütlerini, vicdan sahibi herkesi Suriye'deki Alevi soykırımına karsı harekete geçmeye çağırıyoruz. Susarsak, bu vahşetin suç ortağı oluruz. Bu zulme karşı susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. İnancımızın, kimliğimizin, insanlık değerlerinin yanında durmaya devam edeceğiz. Zalimin karşısında, mazlumun yanında; Bir olacağız, diri olacağız.”